1980’li yılların sonlarına doğru ilk laparoskopik cerrahi yönteminin safra kesesinde uygulanması cerrahide bir dönüm noktası olmuştur. Teknolojideki diğer gelişmeler ile birlikte bundan yirmi yıl önce hayal bile edilemeyen ameliyatlar artık laparoskopik yani kapalı yöntemle uygulanmaktadır. Son yıllarda laparoskopik kolon ameliyatları da giderek daha çok tercih edilmektedir.
İlk laparoskopik kolon rezeksiyonu 1991 yılında Jacobs tarafından bildirilmiştir. O tarihten itibaren birçok kolon-rektum hastalığının tedavisinde laparoskopi, açık cerrahiye bir seçenek olarak gündeme gelmiş ve tüm dünyada yavaş ancak giderek artan oranda kabul görmüştür.
Laparoskopik kolon ameliyatları güvenilir mi?
İlk zamanlarda, kanser tedavisindeki laparoskopinin güvenli olup olmadığı, kanserin daha çok yayılmasına yol açıp açmadığı sorgulanmıştır. Fakat bilimsel araştırmalar, kapalı ameliyatların en az açık ameliyat kadar güvenilir olduğunu göstermiştir. Bugün gelişmiş ülkelerdeki birçok popüler klinikte kolon ve diğer bağırsak kanseri ameliyatları laparoskopik yöntemle yapılmaktadır.
Laparoskopik cerrahi avantajları nelerdir?
Ameliyat sonrası ağrı sorununun azalması, hastanede yatış ve işe dönüş sürelerinin kısalması, daha iyi kozmetik sonuç gibi hasta yararına kabul edilen çeşitli etkenler, laparoskopik cerrahi, değişik karın ameliyatlarında klasik açık cerrahinin yerini almıştır. Örneğin safra kesesinin alınması (kolesistektomi), apandisit, reflü ve mide fıtığı ameliyatları (fundoplikasyon), şişmanlık (Obezite) cerrahisinde laparoskopik yöntem standart hale gelmiştir.
Laparoskopik Kolon Ameliyatları nasıl Yapılıyor?
Laparoskopiyi kısaca tarif edecek olursak; hasta uyutulduktan sonra karın boşluğuna bir iğne yerleştirilerek karbondioksit gazı verilir. Karbondioksit gazının en önemli özelliği çok hızlı bir şekilde emilerek vücut tarafından atılmasıdır. Daha sonra birkaç yerden 5 – 15 mm çaplı borular yerleştirilerek özel bir kamera ile karın boşluğu görülür hale getirilir ve ek borulardan sokulan özel aletlerle ameliyat tamamlanır.
Kolon ameliyatlarında laparoskopinin avantajları
Klasik açık kolon ameliyatlarında karında boydan boya geniş kesi yapılmakta. Ameliyat sonrası da bu kesi iç ve dış dikişlerle dikilmektedir. Bu tür ameliyatlarda yaraya mikropların bulaşma ihtimali yüksektir. Mikrop bulaştığında yara enfeksiyonu gelişir ve sıklıkla dış dikişlerin açılıp pansuman yapılması gerekir. Bu pansumanlar ile yara iyileşmesi günler, haftalar, bazen aylar alabilir. İyileşen yara yerinde de sıklıkla çirkin bir iz kalır.
Laparoskopik ameliyatlarda yaralar çok küçük olduğundan enfeksiyon gelişse bile sorun teşkil etmez. Büyük kesilerde dıştaki yara iyileşse bile, iç dikişler açılabilir ve fıtık oluşabilir, tekrar ameliyat gerektirir. Laparoskopik ameliyatlardan sonra fıtık gelişme ihtimali çok düşüktür.
Açık kolon ameliyatlarından sonra korkulan komplikasyonlardan biri de akciğerlerin büzüşmesi, zatürree gibi akciğer sorunlarıdır. Bunlar ameliyat sonrası ağrıdan dolayı hastanın yeterince derin nefes alamaması ve balgamı atamamasından kaynaklanır. Laparoskopik ameliyatlarda ameliyat sonrası ağrı çok daha az olmakta, bu nedenle akciğer sorunlarına daha az rastlanmaktadır.
Kapalı ameliyatlarda ameliyat sonrası bağırsak hareketleri çok daha erken geri dönmektedir. Hastalar daha erken beslenmeye başlar. Hastanede kalış süresi daha kısadır. Ayrıca ameliyat sonrası çok az iz kalmaktadır.
Özet olarak, hastanın karın duvarında büyük bir kesi olmaması,
- hastanın ameliyat sonrası dönemde daha az ağrı duymasına,
- daha az ağrı kesici kullanmasına,
- daha rahat ve derin nefes alarak akciğerlerini daha iyi korumasına,
- ameliyat sırasında dış ortamla temas etmeyen bağırsaklar sonradan daha erken faaliyete geçecekleri için hastanın daha erken gıda alabilmesine yol açar.
Bu son derece büyük avantajları nedeniyle laparoskopik cerrahi günümüzde giderek daha sık tercih edilir hale gelmiştir.
Laparoskopik cerrahi dezavantajları
Laparoskopik cerrahinin en önemi dezavantajları, nispeten pahalı ekipman gerektirmesi, ilk zamanlarda ameliyatların daha uzun sürmesi ve cerrahın bu konuda özel eğitim almış olmasını gerektirmesidir. Günümüzde biliyoruz ki kanser dışı hastalıklarda teknik olarak mümkün olduğu sürece, laparoskopik ameliyatlar ilk seçeneklerdir. Kalın bağırsak kanseri ameliyatlarında laparoskopik cerrahinin, açık cerrahiden daha zayıf bir yöntem olmadığı kanıtlanmıştır. Bilimsel veriler, kanserin tedavisi açısından laparoskopik cerrahinin açık ameliyattan farklı olmadığını göstermektedir. Laparoskopiye has olup yukarıda belirtilen avantajlar ise kesin olarak vardır.