Koronavirüs’ün bilim insanlarınca öksürük ve hapşırmalardan kaynaklanan solunum damlacıklarının yayılarak ağız, burun ve göz yolları ile akciğerlere kadar inebileceğine dikkat çekilmektedir. Bu nedenle Koronavirüs ve göz sağlığı açısından risk ve ihtimalleri göz ardı etmemeliyiz.
Bu bağlamda Virüs ‘ün tanısını koymadaki nedenlerden ötürü belirsizlikler yaşanıyor. Ancak vakalardan elde edilen bilgiler çerçevesinde göz sağlığı konusundaki araştırmalar hala sürdürülmektedir. Göz damarlarında meydana gelen tıkanıklığın Koronavirüs belirtisi olabileceği de varılan ilk tespitlerden olduğunu söylemek mümkündür.
Koronavirüs ve Göz Sağlığı İlişkisi
Gözlerimiz Pandemide unutulmaması gereken en önemli organlarımızdan biridir. Öyle ki bu dönemde pek çok insanımız hastalık bulaşır endişesi ile hekime görünmemektedir. Bunun sonucunda da görme kaybı yaşamakla karşı karşıya kalmaktadırlar. Tüm dünyayı ve içinde ülkemizi de etkileyen bu salgın, birçok sağlık sorununu beraber getiriyor olup, bu sorunlardan bir tanesi de göz ile yaşanan olumsuzluklardır.
Koronavirüs vakalarında gelişen Konjonktivit ve benzeri göz bulguları, hastalığın ileri dönemlerinde diğer sistemlerin bozulabilirliğini ortaya çıkardığı görülmüştür. Bu şikayetler ışığında hemen Koronavirüs tanısına gitmeye çalışmak doğru değildir. Ancak tedbirli olmak önemlidir.
Söz konusu virüse yakalanıp atlatan hastalarda, kimi zaman göz problemlerinin yaşandığı da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle gerek virüs’e yakalanmadan ve gerekse atlatıldıktan sonra göz sağlığı çok önemli olmakla beraber, asla ihmal edilmemelidir.
Koronavirüs’ten gözlerimizi korumak
Her ne kadar kimi yetkililerin, bugüne kadar Koronavirüs hastalarında birinci dereceden ilgili vakalara rastlanmadığını söyleseler de sürdürülen bilimsel çalışmalardan kesin sonuç çıkartılmadığını unutmamak gerekir. Bu nedenle olası her türlü ihtimali göz önüne almak önemlidir. Hekimlerin önerileri ışığında tedavi yöntem ve uyarılara harfiyen uymak gereklidir.
Virüs damlacıklarının göz yüzeyine havadan veya ellerin gözle teması sonucu bulaş riskinin yüksek olacağı değerlendirilmelidir. Ayrıca öksüren veya hapşıranlardan gözümüzü korumak gerekiyor. Bu temas ile gözlerde olası bir problemden kaynaklı,
- kuruluk,
- kızarıklık,
- görme bozukluğu ve
- kaşıntı
ile karşılaşıldığında ciddiye alınmalı ve vakit geçirilmeden hekime başvurulmalıdır. Işık hassasiyetinin de bu aşamada çok önemli olduğu yapılan uyarılar arasındadır.
Gözlerde koronavirüs’e karşı bağışıklık faktörü
Edinilen bilimsel bilgilere ve yapılan uyarılara uymak gereklidir. Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Dr. Ulviye Yiğit’in yaptığı açıklamalar bu noktada ayrı önem taşımaktadır. Yapılan açıklamalara göre, göz dokuları yolu ile Koronavirüs viral bulaşı kesin kanıtlanmamıştır. Ancak buna rağmen, havadaki viral partiküllere ve el temasına doğrudan maruz kalan gözlerin riskine de dikkat çekilmiştir. Gözün ön yüzeyi virüs için bir giriş yolu olarak düşünülmesi mümkündür. Ancak, göz zarı ve göz yaşları incelenmesinde virüse rastlanılmamış olması, gözü Koronavirüs’e karşı bağışıklık kazandırmış olabileceği, dolayısı ile göz yaşının içerdiği savunma sistemlerinin bu bağışıklığı güçlendirdiği tezinin dile getirildiği saptanmıştır…
Yapılan bir başka bilimsel açıklamada da hastalık birlikteliğinde tek ve çift taraflı göz kızarıklığı ve kanlanma durumunda viral Konjonktivit ’in yüzde 1 ila 6 arasında değişkenlik gösterdiği görülmüştür. Yine Koronavirüs vakalarındaki diğer bulgular arasında sulanma, çapaklanma, ışığa karşı hassasiyet ile birlikte ağrı görülmesi de çıkarılan sonuçlar arasındadır.
Tedavisi var mıdır, varsa nelerdir?
Gözlerde olası Koronavirüs riskine karşı öncelikli tedavilerin başında gözlerimizi korumak gelmektedir. Bu korumada da ellerimizi sık aralıklarla yıkamalı ve gözleri el temasından uzak tutmamız gerekmektedir. Dolayısı ile her ihtimale karşı Konjonktivite açık kapı bırakılmamalıdır. Öncelikle Koronavirüs’e yakalanmış bir hasta ile karşı karşıya gelinmemelidir. Şayet fark edilmemiş bir birliktelik söz konusu olmuş ve göz kızarıklığı, ağrı, çapaklanma, sulanma, öksürük, ateş, ışığa karşı duyarlılık, nefes darlığı gibi semptomlar görülmekte ise de ilk akla gelen tanı ihtimali, Konjonktivit ve Koronavirüs olmalıdır. Bu durumda hemen hekime başvurulmalıdır. Bununla birlikte önerilen tedavilere uyarak bahse konu virüsün vücuda yayılmaması, göz ve beynin daha az veya hiç etkilenmemesi adına hekimlerce önerilen tetkikler yaptırılmalıdır.
Tedaviye destek amaçlı farklı bir yöntem de gözlük kullanımıdır. Hariçten gözlerimize gelebilecek risklere karşı set olma özelliği ile virüs girişini azalttığı bilinmektedir.
Kısacası her koşulda gözlerimizi korumayı ihmal etmemeliyiz.