Türkiye’de her sene yaklaşık 200.000 kişi kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiriyor. Göğüste aniden ağrı ve sıkışma hissi ile ortaya çıkan kalp krizinde erken müdahale kalp kasının zarar görmeden kurtulmasını sağlayabiliyor.
Kalp krizi belirtileri, sebepleri ve risk oluşturan etmenleri sizler için bu yazımızda derledik:
Kalp Krizi Belirtileri
Kalp krizinin en önemli belirtisi özellikle baskı, yanma tarzında olabilen göğüs ağrısıdır. Bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılabilir. Ağrıyla birlikte soğuk terleme ve mide bulantısı sıklıkla eşlik eder. Nefes darlığı olabilir, ölüm korkusu ön plandadır. Yaklaşık yarım saatten fazla süren bir ağrıdır. Bununla beraber bazı insanlarda belirtiler daha silik olabilir. Örneğin şeker hastaları ağrı hissetmeyebilirler. Bazı durumlarda kalp krizi sadece nefes darlığı, soğuk terleme gibi belirtiler gösterebilir.
Kalp Krizi Sebepleri
Kalbimiz; koroner arter adını verdiğimiz atar damarlar vasıtasıyla beslenir ve oksijen ihtiyacını karsılar. Kalbi besleyen koroner atar damarlarda tıkanma olursa o kısma kan gitmez ve kalp beslenemez, oksijenlenemez. Sonuç olarak o bölgedeki kalp dokusu ölür ve işlevsiz bir tabaka halini alır. Kalp krizi sonrası zarar gören kısım kendini yenileyemez, yani kalp krizinin verdiği hasar geri dönüşü olmayan bir hasardır. Damarlardaki bu tıkanıklığın asıl nedeni ise ateroskleroz dediğimiz damar çeperine kolesterolün birikmesi olarak özetleyebiliriz.
Kimler Risk Altında?
- Erkekler,
- sigara içen kişiler,
- ileri yaşlılar,
- yüksek tansiyonu olanlar,
- diyabeti olanlar,
- ailesinde özellikle erken yaşlarda erkeklerde 55 yaş öncesi, kadınlarda 65 yaş öncesi kalp krizi geçirmiş bireyler olan kişiler,
- kilolu kişiler,
- kolesterolü yüksek olan kişiler,
- aşırı stres altında olan kişiler
özellikle risk altındadır.
Bir kişi yukarıda saydığımız risk faktörlerinden ne kadar çoğunu barındırıyorsa o kadar çok risk altındadır diyebiliriz.
Kış aylarında kalp krizi geçirme riski daha mı fazla?
Aslında kap krizi riski gün içinde sabaha karşı daha sık olmakla beraber mevsimsel olarak da kış aylarında daha sık olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Sabaha karşı güne baslarken vücudun ihtiyacı olan oksijenin artması, hormonal değişikler ve yükselen tansiyon bunu tetiklerken, kış aylarında ise vücudun sıcaklığını koruyabilmek için kalbin iş yükü artması, damarlarda soğuk havanın tetiklediği büzüşme, damar içindeki kan akışkanlığının azalması ve kış aylarında artan enfeksiyonlarında kalp krizini tetiklediği söylenebilir. Bunun için kalp hastalarının soğuk hava ve etkilerinden mümkün olduğunca korunmaları gerekir.
Kalp krizi geçiren kişi neler yapmalı?
Kalp krizi geçirdiğinden şüphelenilen kişi profesyonel yardım almalı ve vakit kaybetmeden ambulansla sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Hastanın efor sarf etmesi engellenmeli, yürümek merdiven çıkmak gibi kalbin oksijen ihtiyacını arttıracak aktivitelerden şiddetle sakınmak ve istirahat haline geçmek gerekir. Etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olmakla beraber kriz sırasında derin nefes alarak bir kaç defa öksürmek kalbin ritmini düzenlemede ve kan akımını arttırmada faydalı olabileceği ileri sürülmüştür. Hastaya erken safhada mümkünse 300mg aspirin çiğnetilebilir ve tansiyon düşüklüğü yoksa dilaltı nitrat verilebilir.
Kalp Krizi Nasıl Tedavi Edilir?
Hastanın kan basıncı, ritmi yakından takip edilir. Hastanın ağrısını azaltacak ve geçirecek, tansiyonunu kontrol altına alacak, nefes alış verişini rahatlatacak, damarları genişletecek , kanın akışkanlığını arttıracak ve pıhtıyı eritecek ilaçlar verilir, ritim yavaşlatan hastalara geçici kalp pilleri takılabilir. Kalp krizi geçiren hastaların tedavisinde, asıl amaç tıkalı damarın açılmasıdır. Hastanın tıkalı damarının açılması için iki temel yöntem vardır. Eğer ulaşılan merkezde anjiyografi ünitesi yoksa pıhtı eritici tedavi uygulanır. Anjiyografi ünitesi varsa hastanın tıkalı damarı tespit edilir ve tıkalı damarın balon ve stent yerleştirme yöntemi ile açılması hedeflenir.
Kalp krizi riskini azaltmak için önerilerimizi incelemek için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:
/saglik-rehberi/kardiyoloji-saglik-rehberi/kalp-krizi-riskinizi-azaltmak-icin-28-oneri/
Koroner anjiyografi nasıl yapılır? Kimlere koroner anjiyografi işlemi yapılabilir?
Koroner anjiyografi yukarda bahsettiğimiz gibi acil olarak kalp krizi geçiren hastalara yapılabileceği gibi; koroner kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde seçilmiş vakalara da uygulanabilir. Seçilmiş vakalar belirlenirken öncelikle risk faktörlerinin belirlenmesi ve bu doğrultuda tetkiklerin yapılması gerekir.
Koroner damar tıkanıklığı olduğu düşünülen kişilerde göğüs ağrısı, risk faktörleri, efor testi, kalp sintigrafisi, stres ekokardiyografi gibi testler ile kontroller yapılır ve kan akımını engelleyecek derecede kalp damar hastalığı olduğu ön görülen kişilerde, yıllardır kasık bölgesindeki atardamara girilerek, son yıllarda ise el bileğinde ki atardamardan girilerek çeşitli kılavuz tel ve kateterler yardımıyla koroner damarlara ulaşılmakta, sorun tespit edilmekte ve gerekiyorsa balon ve stent işlemi yapılarak damarın açılması sağlanmaktadır. Hasta için koroner kalp hastalığı şüphesi varsa altın standart her zaman koroner anjiyografidir.
El bileğinden koroner anjiyografi yöntemi ile kasık damarından yapılan anjiyografinin farkları nelerdir?
El bileğinden koroner anjiyografi son yıllarda yaygınlaşan ve daha çok tercih edilmeye başlanan bir yöntemdir. El bileğinden yapılan koroner anjiyografide damarın yüzeyel seyretmesi, etrafında toplardamar, sinir gibi yapıların bulunmaması nedeniyle kasık bölgesinden yapılan anjiyografi işlemine göre kanama ve damarda baloncuk yapma, sinir yaralanması gibi istenmeyen sonuçların görülme sıklığı çok daha düşüktür ve şişman hastalara bile kolayca uygulanabilir.
Kasıktan yapılan koroner anjiyografi sonrası, stent takılmayan hastalarda 4-6 saat; stent takılan hastalarda ise yaklaşık 12 saat sırt üstü yatması ve kasık bölgesine kanamanın kontrol altına alınması için 2-3 kg ağırlığında kum torbası konulması gerekmekte ve bu da hastanın konforunu önemli ölçüde azaltmaktadır. Buna karşılık el bileğinden yapılan koroner anjiyografi işleminde ise hastalar yatmak zorunda kalmıyor ve stent takılma işlemi yapılmayan hastalar 3 saat gibi kısa bir süre içinde taburcu olabilirler.
Gerek kasık damarından gerekse el bileğinden koroner anjiyografi yapılamayacak olan özel hasta grupları vardır. Her yöntem her hastaya uygulanamayabilir. Hekim hastanın genel durumunu, damar yapısını değerlendirir ve hangi giriş bölgesi uygunsa o bölgeyi kullanır.