Beyin tümörü her yaşta ortaya çıkabilmektedir. İleri yaşlarda daha sık görülmesine rağmen bebek ve çocuklarda da görülmektedir. Bazı tümör ve kanserlerin genetik yatkınlık ve ailesel geçiş gösterdiği bilinen bir gerçektir. Ancak bu tür vakalar oldukça nadirdir.
Beyin tümörlerinin büyük bir çoğunluğunda bilinen etken yoktur. Şişman hastalarda beyin zarı tümörlerinin (menengiom) daha sık görüldüğü yakın zamanlı çalışmalarda gösterilmiştir. Yaygın kaygının aksine, cep telefonu kullanımının ve diğer ev radyasyonlarının beyin tümörüne sebep olabileceğine dair şu ana kadarki çalışmalarda kesin bir delil bulunamamıştır. Ama yine de uzun süreli cep telefonu görüşmelerinde en azından kulaklık veya hoparlörle görüşmenin daha sağlıklı olduğunu söyleyebiliriz.
Beyin tümörü belirtileri nelerdir?
Beyin tümörleri kafatası içinde hacim kaplayarak beyin üzerinde basınç artışı yapar. Bu durumda şiddetli baş ağrısı, bulantı kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu bulgular genellikle hızlı büyüyen kötü huylu bir tümörün işareti olabilmektedir.
Tümörün doğrudan sıkıştırdığı beyin bölgesinin işlevine göre şikayetler değişkenlik gösterir.
Kısaca beyin tümörü belirtileri aşağıdaki gibidir:
- Şiddetli baş ağrısı
- Mide bulantısı ve kusma
- Kol ve bacakta uyuşma
- Kaslarda kuvvet kaybı
- Epilepsi nöbetleri
- Becerilerde azalma
- Denge kaybı
- Çift ya da bulanık görme
- Konuşma bozukluğu
- Hafıza zayıflığı, unutkanlık
Tabii akılda tutulmalıdır ki; tüm bu belirtiler sinir sisteminin diğer hastalıklarında da ortaya çıkabilen bulgulardır. O nedenle bu şikayetleri olan hastalara muhakkak bir beyin MR çekilerek kesin teşhis konması gerekir.
Beyin tümörleri tehlikeli mi?
Beyin tümörü (uru) şüphesi veya tanısı olan bir hasta öncelikle bir cerraha (nöroşirürji uzmanı) başvurmalıdır. Ardından teşhis kesinleştirilmelidir. Bununla birlikte beyin tümörleri iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olmak üzere iki çeşittir. Glioblastom dediğimiz beyin kanseri beynin en kötü huylu tümörüdür. Beyin tümörlerinin yaklaşık yarısı iyi huylu tümörlerdir. Kötü huylu tümörlerin bir kısmı diğer organ ve doku kanserlerinin beyne yayılmasıyla ortaya çıkar. Bu duruma metastaz denir.
İyi huylu tümörler genel itibariyle ameliyatla tamamen çıkarıldığında tekrar etmez. Hasta normal hayatına devam eder. Ancak bu tümörler %5’lik istisna ile tam çıkarıldıktan sonra tekrar edebilmektedir. Beyin tümörü olan hastalarda hastalığın gidişatını tümörün cinsi kadar beynin neresinde yerleştiği de belirler. Hastada ameliyat öncesinde felç, konuşma bozukluğu yoksa, günümüz teknolojisinde bir sakatlık oluşmadan tümörün tamamını çıkarmak ve normal hayatına devam etmelerini sağlamak mümkün olur.
Beyin tümörü teşhisi
Beyin tümörü teşhisi MR görüntüleme yöntemiyle konur. MR görüntüsü özellikle 1-2 cm boyutlarındaki lezyonlarda %5-10 yanıltıcı sonuçlar verebilmektedir. O yüzden beyin tümörü şüphesi belirdiğinde hastaların öncelikle teşhisinin kesinleştirilmesi gerekmektedir. Bu bazen ileri MR teknikleriyle bazende iğne ile beyin biyopsisi ile kesinleştirilebilir.
Beyin tümörleri ameliyat olmadan tedavi edilebilir mi?
3’cm den küçük tümörlerde öncelikle ameliyat yerine takip veya ışın tedavisi önerilebilir. Işın tedavisi beyne özel hassas radyocerrahi tedavisidir. Radyocerrahi ile ışınlama tümörü küçültebilir veya büyümesini durdurabilir. Ancak boyutu üç cm’yi aşan tümörlerde ışın cerrahisi faydadan çok zarar vermektedir ve ameliyat daha uygun bir seçenektir.
Beyin tümörü cerrahisi
Beyin tümöründe ameliyat başarısını en fazla etkileyen şey beyin cerrahının deneyimi ve kabiliyetidir. Hastalarda ilk ameliyatta tümörün tamamen çıkarılması çok önemlidir. İyi huylu tümörler tamamen ve hastaya bir sakatlık vermeden çıkarılabilirse hasta normal hayatına devam eder. Kötü davranışlı tümörlerde de ilk ameliyatta tümörün sakatlık vermeden tamamen çıkarılması hastaya çok daha uzun ve daha konforlu bir yaşam sağlar. Kötü davranışlı tümörlerde cerrahi sonrası patoloji çalışmasıyla, türü saptanarak kemoterapi ve ışın tedavisi ile tedaviye devam edilir.
Hastalar beyin tümörü için ameliyat kararı verirken neye dikkat etmeli?
Küçük boyutlu ve beyni sıkıştırmayan beyin zarı tümörleri (Menengiomlar) iyi huylu olduğu ve ilerleyen yaşla beraber büyümeleri yavaşladığı için 65 yaş üstü hastalarda ameliyat yerine takibe alınabilir. Ama genç hastalarda bu tümörler ihmal edilmemelidir ve cerrahi seçenek her zaman akılda tutulmalıdır. Özellikle kafa tabanına yerleşen iyi huylu tümörler küçük boyutlardayken tamamen çıkarılabilir ve normal yaşama devam sağlanabilir.
Kafa tabanı tümörleri hem ışın tedavisine daha az yanıt verir hem de büyük boyutlarda ameliyatı daha riskli olur.
Beyin tümörlü birçok hasta erken evrede ve doğru cerraha ameliyat olarak normal hayatına dönme şansına sahipken, yanlış tedaviler ve başarısız cerrahilerle yaşamını olumsuz etkileyen koşullara maruz kalabilmektedir. Bu nedenle özellikle iyi huylu beyin tümörü teşhisi almış hastaların ameliyat kararı verirken öncelikle bu kabiliyet ve deneyimi yeterli cerrahı seçmeleri önemlidir. İkinci önemli konu ise tümör sakatlık yaratmadan ameliyat olmaktır. Çünkü hastalar ameliyattan çekinerek zaman kaybettikleri zaman, tümör büyümeye devam ediyor ve beyine ameliyatla geri döndürülmeyecek zararlar verebiliyor.
Beyin tümörlerinin tedavisinde son gelişmeler
Son yıllarda beyin tümörlerinin tedavisinde en hızlı gelişmeler radyasyon onkolojisi (ışın tedavisi) alanında olmaktadır. Gamma-Knife, Cyber-Knife, True beam teknolojileri gittikçe hem hasta için daha konforlu hem daha hassasiyetle nokta atışı yapacak ve az yan etki yapacak hale gelmiştir. İyi huylu beyin tümörlerinde ışın tedavisi son gelişmelerle daha da etkili hale gelmiştir. Işın tedavisi bazen tümörlerin tedavisinde başlı başına bazen de cerrahi tedavi sonrasında destekleyici olabilmektedir. Tümör genetiği çalışmalarında son yıllarda özellikle beyin kanserlerinde tedaviyi tümörün genetiğine göre yönlendirecek derecede ilerlemiştir. Şu anda standart olarak Glioblastoma dediğimiz beyin kanserlerinde temel genetik testleri yapılarak tedavide elde edilebilecek yanıtlar tahmin edilebilmektedir. Yakın zamanda tümör genetiğine dayalı yeni kemoterapi protokollerinin de ortaya çıkması beklenmektedir.