Diğer pek çok memeli türü gibi, insan da doğurarak çoğalır. Yaşamın sürmesi için kurgulanmış bu mucizevi olaya kadınlar kendi doğumlarını yaşayarak, erkekler de eşleri ya da bir yakınlarının doğumuna uzaktan ya da yakından dahil olarak tanık olmuşlardır. Ayakta duran ve yürüyen insan (Homo Erectus) bu yeteneğine kavuşmak için kalça kemik yapısını evrimleştirirken ne yazık ki bunun bedelini zor doğum yaparak ödeyecektir. Doğum süreci diğer memelilere göre zor ve uzundur. Çünkü düşünen ve yürüyen memeli türünün hem başı vücuduna oranla büyüktür hem de doğum kanalını çevreleyen kemik yapı daralmıştır.
Normal Doğum mu Sezaryen mi?
İlk doğumda doğum ağrılarının başlaması ve doğumun sonlanması arasında yaklaşık 10-12 saatlik bir süre geçer. Bu esnada gittikçe sıklaşan ve şiddetlenen sancılı kasılmalarla, rahim kasları bebeği doğum kanalına doğru iterken, bir yandan da rahim boynu açılmaya başlar. Bu süreç kadının sonraki doğumlarında giderek kısalır ve kolaylaşır. Çoğu gebe için kabus gibi karşılanan doğum sancıları fizyolojik bir süreçtir. Bebeği ve anneyi doğum sonrasına da hazırlar. Kasılmalar sırasında kısa süreli oksijen azalmalarına maruz kalan fetus (anne karnındaki henüz doğmamış bebek) soluk almayı öğrenir ve akciğerleri olgunlaşır. Kasılmaları tetikleyen hormonlar anne adayının süt guddelerini harekete geçirirerek bebeğin beslenmesini garantiler. Dolayısıyla normal doğum hem anne hem bebek için doğum sonrası hayatı kolaylaştıran bir geçiş sürecidir de…
Bu süreç çeşitli nedenlerle katlanılmaz durumu gelebilir ya da imkansızlaşabilir. Önceden öngörülen ya da travay (doğum süreci) esnasında ortaya çıkan bazı sorunlar normal doğumu olanaksız kılar, ya da bebek ve anneyi ciddi risklere maruz bırakabilir. Hekim bu durumlarda sezeryan kararı alır. Zorunlu tıbbi durumların dışında anne adayının doğum sancılarından korkusu ve travay sırasındaki uyumsuz davranışları hekimin sezaryen yapma kararına yol açabilir.
Türkiye’de sezeryanla doğum oranı %47,7 dir. Bu oranla tüm Dünyada üçüncü sıradadır. Bu oran Üniversite hastanelerinde %72 ye, özel hastanelerde %69 a kadar çıkmaktadır. Rumeli Hastanesi %48 sezeryan oranı ile, normal doğumu en çok gerçekleştiren kuruluşlardan biridir.
Zorunlu tıbbi nedenleri dışarda tutarsak, anne adayının normal doğumdan kaçmasını engellemenin yolu, korkusunu yenmesine yardımcı olmaktır. Ağrı çekme paniği, ailevi çatışmalar, sorunlu kişilik yapısı ve travay konusundaki bilgisizlik doğum ağrılarını katlanılmaz kılmakta, hem gebeyi hem de doğumhane ekibini sıkıntıya sokmaktadır. Doğum sürecini doğal bir olgu olarak kabullenip, sancıların işlevini kavramış olan bilinçli gebeler bu deneyimi daha kolay atlatmaktadırlar. Bu mucizevi yaşamsal serüvenin bilincinde olarak, her anını farkındalıkla geçirmek, sonunda kollarına aldığı o minik mutluluk ve umut parçasıyla ilk tanışma anının muhteşem hazzını doya doya yaşamak her gebenin hakkıdır. Doğan her bebek, annesinin geleceğe fırlattığı bir yaşam enerjisidir ve kadın bunun için bedenini onun hizmetine sunar, riskli durumlarda sağlığını, bazen de hayatını tehlikeye sokar. Bu süreçte ona yardımcı olmak için tıbbın tüm imkanlarını kullanmak gerekir.
Doğum yapacak gebeye yardımcı olmak için:
- Travay konusunda doğru bilgilendirme
- Doğum ekibi ile gebe arasında karşılıklı olarak güven duygusunun oluşması
- Gebenin vücudunu iyi tanıması, gebelik boyunca çalışılmış egzersiz ve yöntemlerle doğuma hazırlanması. Gebelik yogası ve platesi ile hangi kasları gevşetip, hangilerini kasacağını öğrenebilir.
- Kilo kontrolü
- Vajinal kanalın infeksiyonlardan arındırılması, bazı yağ ve kremlerle sağlıklı ve esnek tutulması.
- Doğum sırasında gebenin etrafında panik yaratacak, gerilimli yakınların bulundurulmaması. Yakınında sevdiği ve güvendiği, sakin yapılı bir ya da bir kaç kişinin bulunması yeterlidir.
- Tüm bu basit yöntemlerin dışında, profesyoneller tarafından yapılan kolaylaştırıcı uygulamalar da vardır. Gebelik boyunca uzman bir hipnoterapist tarafından eğitilebilir. Doğum sırasında önceden öğrenilmiş şifrelerle kendisine hipnoz uygulayabilir (otohipnoz). Son zamanlarda rastladığımız Doğum Koçluğu denen bir uygulama da benzer bir yöntemdir.
- En kesin ağrısızlaştırma işlemi olan Epidural Anestezi uygulanması.
Epidural Anestezi
Doğumun kaçınılmaz bir şekilde gerçekleşeceğinden emin olunduktan sonra karar verilir. Bu da rahim boynu açıklığının 4 santimetreye ulaştığı dönemdir. Doğum hekiminin uygun görmesi ile anestezi uzmanı hekim tarafından uygulanır. Omurilik dışındaki bir aralığa bel hizasındaki iki omur arasından girilerek yapılır.
Omurilik, içinde beyin-omurilik sıvısı bulunan zardan yapılmış bir kesenin içindedir. Epidural anestezide, bu kese ile bunun dışındaki katman arasındaki milimetrik boşluğa lokal anestezik madde verilir. Uzman hekim, uygulama yerindeki cilde lokal anestezik yapar, sonra ince bir iğne ile iki omur arasından girer. Uygun boşluğa geldiğinden emin olduğunda iğnenin içinden kateter ilerletir ve iğneyi çeker. Travay sırasında kalıcı olması istenen yumuşak kateter sabitlenir. Kateterden istenen dozda, aralıklı olarak lokal anestezik verilerek ağrısızlığın sürekliliği sağlanır. Kateter seviyesinin alt kısmında ağrısızlık oluşur. Verilen doz, hareketi, yürümeyi ve ıkınmayı engellemez miktardadır. Bebek çıkarken anne ıkınarak doğuma yardımcı olabilir.
Epidural anestezi uygulanmış ve uygulanmamış şekilde doğumlar yapmış bir anne, kıyaslaması istendiğinde, epidural anestezi ile doğumu “mucizevi ve muhteşem” olarak nitelemektedir. Ne yazık ki, gelişmiş ülkelerde hemen her doğumda uygulanan bu yöntem, ülkemizde gereksiz ve yersiz korkular nedeniyle çekinceyle karşılanmaktadır. Bu yöntem hastanemizde anestezi uzmanlarımızca başarıyla uygulanmaktadır. Biz, takip ettiğimiz gebeleri anestezi uzmanlarımıza yönlendirerek yöntem konusunda bilgilenmelerini ve korkularını yenmelerini sağlıyoruz.