Koronavirüs, salgının Dünya gündemine girdiği 01.12.2019’dan günümüze kadar en güncel sağlık konularının arasında. Bugün hala aynı gündemin geçerliliğini koruduğu bir dönemdeyiz.
Koronavirüs ’ün kısa hikayesi
Bilindiği üzere 1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubai bölgesinin Vuhan kentinde baş gösteren bu salgın, çok kısa bir sürede yayılmıştır. Avrupa, Amerika, Asya ve Pasifik’te yer alan çeşitli ülkelerde baş göstermiştir. Nihayetinde bir dünya salgını haline gelmiştir. Bu nedenle de, 11.03.2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından küresel salgın (pandemi) ilan edilmiştir.
İlk etapta hastalığın belirtileri arasında, yüksek ateş, öksürme, nefes almada güçlük ve koku alma duygusunun kaybetme görülmüştür. Virüsün insandan insana, havada veya yüzeyde canlı kaldığı süre içerisinde bulaştığı tespit edilmiştir. Söz konusu tespitlere göre virüs;
- havada 3 saat,
- kağıt ve karton üzerinde 24 saat,
- metal yüzeylerde 2-5 gün,
- plastikte 3 gün,
- ahşap üzerinde 4 gün
- ve cam yüzeyinde de 5 gün
bulaşıcılık özelliği olduğu bilgileri paylaşılmıştır. Kuluçka döneminin de 2 ila 14 gün sürdüğü de kamuoyu ile paylaşılan bilgilerden olmuştur.
Koronavirüs nasıl bulaşıyor?
Daha öncede belirttiğimiz üzere, salgının başlangıç seyri, bulaştan 2 gün ile 14 gün arasıdır. Akciğer, Astım, Diyabet, Kalp Yetmezliği, Sigara bağımlılığı ve Yaşlılık gibi kronik hastalığı olanlarda daha tehlikeli olduğu ve ilerleyen aşamasında da ölümcül olarak kendisini gösterdiği belirtilmektedir. Yiyecek türü yollarla bulaş riskinin zayıf olduğu da verilen bilgiler arasındadır.
Günümüzdeki belirtilerin tanı koymadaki yöntemleri Göğüs filmi ve Tomogrofi çekimleridir. Bununla birlikte Koah, Astım, Pulmuner ödem, Akciğer embolisi görülmesi de tanıda yardımcı unsurlardır. Bunlarla birlikte en yaygın kullanılan yöntemlerden biri sürüntü yoluyla alınan örnek üzerinde yapılan PCR testidir.
Önleyici tedbirler ve dikkat edilecek hususlar
Öncelikle önleyici tedbirler çok önemlidir. Bunlar:
- Fiziksel veya sosyal mesafeyi korumak,
- karantinaya tabi tutulmak,
- kapalı alanları sık sık havalandırmak,
- öksürme, hapşırma durumlarında ağız ve burnu kapatmak,
- Elleri sık sık yıkamak. Su ve sabun yok ise, alkol yada benzeri dezenfektan nevi ürünlerle yıkamak,
- Maske kullanmak.
Tüm bunların yanı sıra, bulaş riskini en aza indirmenin, hastalığı hafif geçirmeye yönelik olarak aşı yaptırılmasının, günümüz ve geleceğinin bu salgından kurtulmanın en çıkar yol olduğunun unutulmaması da, uzmanların özellikle altını çizdiği hususlar olmuştur.
Tedavisi var mıdır?
Günümüzde en geçerli tedavi yönteminin Aşı olduğu konusunda ortak kanı olduğu dile getirilmektedir. Önerilen olası tedavi yöntemlerinin sadece hastalığa karşı bağışıklığı güçlendirmek ve semptomları hafifletmek amaçlıdır. Tedbir almanın ve insanların kendilerini tek başına izole etmesinin de önemli olduğu bilhassa belirtilmektedir.
Ayrıca daha detaylı bilgi için koronavirüs hakkında bilinmesi gerekenler adlı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Koronavirüs ile gelecek yarınlarımız
Salgınla ilgili, içinde bulunduğumuz zaman içerisinde yaşanan tüm gelişmelere rağmen ülkemizde de ne yazık ki, çok sayıda canımızı kaybettik. Aylarca değil, yıllarca denilebilecek bir zaman diliminde, özellikle sağlık çalışanlarımızın verdiği mücadele tek kelime ile taktire şayandır. Ailelerinden, sevdiklerinden, günlerce, gerektiğinde haftalarca, aylarca uzakta olmalarına, dahası bu mücadele esnasında yüzlerce şehit vermelerine rağmen, Koronaya karşı verdikleri savaş, asla unutulur bir mücadele olmayacağı, yarınlarımız için de kesindir.
Ancak, bu mücadeleden galip gelmenin yegane yolunun da, insanların kurallara uymaları ile mümkün olacağını artık hepimizin anlaması gerekmektedir. Tek günümüzde değil, yarınlarımız için hem can ve hem de ekonomik bağlamda olumsuz yönde etkileneceğimiz unutulmamalıdır. Alınan önlemler kapsamında söz konusu salgından ne kadar çabuk kurtulursak, normal hayatlara da o denli çabuk kavuşabileceğimiz göz ardı edilmemelidir. Sözünü ettiğimiz salgın, tüm ülke olarak yerleşik halkın, dolayısı ile yaşamın bir parçası olan ekonomik döngünün de aleyhimizde işlediğini hepimiz gördük ve yaşadık.
Her yaşanılanın mutlaka bir sonu olacağına bahisle, elbette ki, bu zor günler aşılacaktır. Alınan ve varsa daha alınılması düşünülen tedbirlere harfiyen uymak vatandaşlık görevimiz olmalıdır. Aşılanma başta olmak üzere kurallara uymak, maske, mesafe ve hijyen gibi tedbirleri bir yaşam şekli olarak kabullenmek, sağlıklı yarınlarımız için bir gerekliliktir.